Bizi biz yapan şeyler, işler

--

Çevrenin etkisinin genlerden çok daha fazla insanın gelişiminde rol oynadığına dair çokça kaynak var. Bunları doğru kabul ettiğimizde bir insanı bulunduğu zamanki haline evrilten çevre unsurundan özellikle birinden bahsetmek istiyorum bu yazıda.

Küçük bir çocuk sahibi olarak onun gelişimini izlerken düşündüğüm şey etkilendiği çevrenin ona nasıl dönüşler vereceği oluyor. Küçük çocuklar büyüklerden çok hızlı dönüşüyor çünkü. Çok kolay öğreniyor ve taklit ediyorlar. Biz büyüklerin taklit yetenekleri ve öğrenme hızı düştükçe onlar kadar çabuk dönüşemiyoruz, zaten taklit edebileceğimiz, pratik yapabileceğimiz bir alan da yok. Siz bir gün bir değişik bir laf ya da farklı bir harekette bulunun bakalım, hemen etrafınızdan ne oldu sana, bu sen değilsin, gibi eleştirisel yorumlar alacaksınızdır çünkü sizin dönüşümünüzü istemezler, ne diye onlara sizi tekrar tanıma ve düşünme için enerjilerini harcatacaksınız değil mi?
Fakat konumuz hızlı dönüşler değil, tam aksine bize her gün nüfuz eden, maruz kaldığımız ve bizi yavaş yavaş dönüştüren çevresel unsurlar. Bu cümleden olumsuz bir hava hissedilmesin, her dönüşüm ne tam iyidir ne de tam kötüdür.

İşte burada kişinin hayatına etki eden aile, okul, toplum unsurlarının yanına bir de iş hayatında maruz kaldığı insanlar ve olaylar da karakterin dönüşümünü etkiliyor. Bu yazının konusu da aslında tam olarak bu.

İnsan başına gelen olayları adlandırdığı yani tespit yani anlam yüklediği zaman fark edebiliyor ne olduğunu. Bu fark sonrasında ya bir tedavi uyguluyor ya olduğu gibi kabul ediyor ya da bunu bir şans olarak görüyor. Burada fark ettiyseniz yine ne tam olumlu ne de tam olumsuz bir anlam kullandım.

İşte tecrübe denilen şey başımıza gelen olayları anlamlandırma yeteneği, benzerlikleri bulup bir konum alma hüneri. İlk kez ya da sıklığı çok uzun olan olayları biz tam olarak nereye oturtacağımızı bilemiyoruz, o yüzden onlara karşı ya bilgisiz ya da umursamaz olduğumuzdan pek de tepki veremiyoruz ve dönüşüyoruz.

Şimdi bu konuları iş hayatına bağlamak istiyorum daha çok uzatmadan. Çalıştığımız işler girdiğimiz şirketler ya da kurumlar bizim karakterimize yavaş yavaş etki eder çünkü oradaki akışa ve insanlara her gün maruz kalırız hem de her şeyden çok daha fazla. Kimileri için yıllar, kimleri için on yıllar.

İş bir şans işi

Çok iyi ve düzenli bir şirkette çok şansız bir pozisyonda da olabilirsin, çok düzensiz bir şirkette size çok uyan bir pozisyonda da çalışıyor olabilirsin. Ancak bunu tecrübesizken ayırt etmek çok zordur o yüzden nerede olduğunuzu bilemeyeceksiniz.

Patron şirketleri ve kurumsal özel şirketler

Patron şirketleri daha acımasızdır ve ödüllendiricidir. Maddi ve mevkii. Hatanız da başarınız da çok göz önünde olur. Gençken patron şirketleri iyidir, yaptığınız iş değere çabuk dönüşür. Çünkü kurumsal da sizi görmeyecek yaptıklarınıza değer vermeyecek çokça amir, müdür varken patron şirketlerinde parlayıverirsiniz ve bu sizi tatmin eder.

Patron neden önemli

Şirketlerde çalışanları etkileyen onları dönüştüren etmenlerin başında da insanlar geliyor demiştik. Ama bir insan vardır ki işte o tamamen şansınıza kalmış. O da işin sahibi yani patron. İyi kavramı da kişiden kişiye değiştiği için iyiyi de kendimize şöyle çevirelim. İyi patron bizi fark eden, manipülatör olmayan, hareketleri ve sözleri tutarlı olan, hak gözeten ve bir hedef koyan patrondur. Burada çok önemli noktalar var, biraz açmak istiyorum ne demek fark eden, hedef koyan.

Fark etme konusu çok dallanan bir konu. İnsanların değişik yargı ve davranışları vardır diğer insanlara karşı. Özellikle patronlarda şu iki tip geçerlidir, birincisi size değer vermez ya da farkınızda olmaz fakat siz şirketteki yolculuğunuzda kendinizi yaptığınız işlerle ve karakterinizle fark ettiri saygı toplarsınız, ya da patron size çok değer verir ve siz o değere hep layık kalmak için çalışırsınız ya da giderek azalan bir saygı seviyesiyle en sonunda ayrılırsınız.

İnanın bu iki değer mekanizmasından hangisi daha iyi bilemiyorum, ben ikisini de yaşadım ve ikisininden artıları ve eksileri mevcut, fakat yüksek saygıdan başlamak insanın psikolojisine ve hayat dengisine etkisi daha olumlu fakat başarı hissi daha az. Diğerinin başarı hissi daha çok fakat psikolojik olarak çok zorlu bir süreç. İşte bu yüzden bu şans işi nasıl bir patronla çalışacağınız özellikle dediğim gibi tecrübesizken.

Bir de bahsettiğim hedefler konusu var. Verimli halde kendini tutabilme ve sürdürebilme, bazen gaza yüklenme gerektiğinde gibi eforlar bir hedefe varmak istediğinde mümkün oluyor. İşte bu hedefe giderken seni motive edecek senin devamlılığını sağlayacak biri gerekiyor. Dediğim gibi bu da şans işi, bazen hedef olur patron bunu beceremez, bazen hedef yoktu patron çok iyi laf yapar.

Ve dönüşürüz

İş hayatının senin karakterine kattıkları işte hayatın bir replikası küçük ya da büyük şirketlerde geçirdiğin zamanlar belirler. Herkes dönüşür, ancak neye… Bunun farkındalığı bazen korkutucu bazen heyecanlandırıcı. Kimi bir girişimciye dönüşür, kimi bir umursamaza, kimi bir kurnaza, kimi bir mentöre, kimi bir lidere, kimi bir bencile.

-

Dr. Hüseyin Avunduk’ a Allahtan rahmet dilerim.

--

--

No responses yet